“Sen Bize Yağmur Ol Ey Resul!...
Bize Yağmur Ol Ki;
Nicedir Kuraklıktan Çatlamış Kalplerimizi
Senin Gözlerinin Serinliğiyle Islatalım…
Alnımıza Yağ Ki Ey Sevgili!
Sesimizi Geri Çağıralım
Sözümüzü Hatırlayalım!...” *
Esselatu vesselamu aleyke ya Habiballah!
Seninle hatırlıyorum sözümü… Melekler selamımı ulaştırırken, benim gözümde yaş, gönlümde hüzün, bağrımda taş var Efendim… Gözümün yaşını durdurmak için kapanıyor gözlerim…
Gözlerimi kapatıyorum… “Sen yokken kuyulara düşüyor düşlerim… Sensiz, hesapların hepsi yarım kalıyor. Sensiz defterlerin hepsi açık duruyor. Hata etmişim, şimdiye dek varlığını hesaplamışım hep; çok geç anlıyorum. Yokluğun ne hesaba gelmezmiş; kıvranıyorum, yanıyorum, ağlıyorum!” *
Düşlere sığınıyorum… Tekrar gözerimi kapatıyorum… Seni düşlerimde arıyorum… Sonra yastık bineğim, yorgan hicabım oluyor aniden… Yeşil kubbenin karşısında duruyorum… “Esselatu vesselamu aleyke…” diyorum sessizce. Bu kez melekler aracı olmuyor selamıma… Duymuyorum belki ama yürekten hissediyorum “Aleyküm selam ve rahmetullah…” dediğini… Şimdiye kadar hiç hissetmediğim kadar hissediyorum Allah’ın rahmetini, iliklerim rahmet doluyor… Gönül yaram kapanıyor… Hasretim vuslat oluyor… Vuslatım oluyorsun ey Nebi! Ruhum, ruhuna kavuşuyor…
Bu sefer şefaatini umarak kapatıyorum gözlerimi… Ravzanda buluyorum kendimi… Şairin dediği gibi;
“Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni…
Ben yanarım dün-i güni
BANA SENİ GEREK SENİ!...”
Yalvarıyorum Rabbim’e beni şefaatine nail etsin diye… “Alevler üşümez mi sevdiceğim sen yokken? Karanlık seni görmeyi özleyip de açmaz mı gözlerinin bandını bir gece yarısı? Işık bakışına değmeye can atmaz mı?” *
Ben de seni görmek için can atanlardanım Sultanım… Gözlerimi açtığımda gördüklerim yüzümü kızartan cinsten… Yüzümün karşında kızarmaması için kapatıyorum gözlerimi… Dediğim gibi ; “düşlerimde arıyorum seni! “ Bir kez daha kapatıyorum gözlerimi…
Evin ve minberin arasında buluyorum kendimi. “Evimle minberim arasında cennet bahçelerinden bir bahçe vardır.” Dediğin geliyor aklıma… Cennette secdeye kapanıyorum adeta…
Duamda ne cenneti, ne kevseri ne de cennet taamlarını istiyorum…
“Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri…
İsteyene ver anları
BANA SENİ GEREK SENİ!...”
Yeşil kubbenin altında sen, yeşil halının üzerinde ben duruyorum… susmayı ar sayıp sustukça susuyorum… Ruhumun bedenimden ayrıldığını hissediyorum… Ve yine , yüceler yücesi Allah(c.c)’a dua ediyorum… Seni örnek alıp senin yaptığın gibi cennetini selamlıyorum…
“Minberimle evim arasında namaz kılan, çıktıktan sonra “Vallahi cennetteydim.” Dese , yemini yerine gelmiş olur.” Dediğini anımsıyorum…
Efendim!...
Gözlerimi açtım…
Vallahi cennetteydim…
“Sen ey sevgilerin emanetçisi,
Dağların eteğinden pınarların taşması gibi,
Elimizde olanı dudaklarımıza taşı…
Ben sustum, sen söyle sensizliğimizi!...” *
Nasıl olsa;
“Hayatında güzeldin
Ölümünde güzelsin
Öldün
Bir daha ölmeyeceksin… “ **
[b]